Dünya
Londra’da Türkler ‘darbesever batı basını’nı protesto ediyor
Boğaziçi Yöneticiler Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi, Londra King’s College’ doktora değişim öğrencisi Ayşen Baylak ile darbe girişiminin Londra’daki yankıları üzeriine hasbıhal ettik
15 Temmuz tarihli baÅŸarısız kanlı darbe giriÅŸimine yönelik taraflı yayınları dolayısıyla Ä°ngiliz basın kuruluÅŸları baÅŸkent Londra’da protesto edildi.
Fetullahçı Darbe giriÅŸimi Türkiye’nin dört biryanında olduÄŸu gibi Türklerin yaÅŸadığı hemen her coÄŸrafyada; AB ülkelerinde, ABD’de ve Ä°ngiltere’de de protesto edildi.
Yurtdışındaki protestoların bir kısmı yanlı basın kuruluÅŸlarına yönelik olarak düzenlendi. Bir yandan FETÖ’nün yurtdışındaki okul ve ÅŸirket çalışanlarının yönlendirmeleri ve diÄŸer yandan da ülkemizin büyüyüp geliÅŸmesine, birlik ve beraberliÄŸine engel olmak isteyen mihraklar, medya kuruluÅŸları üzerinden demokrasinin, hak ve özgürlüklerin deÄŸil de darbecilerin yanında saf tuttu. Ä°ngiliz medya kuruluÅŸları da AB ve ABD’deki refikleri gibi Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) bir nevi sesi gibi yanın yaptı.
15 Temmuz tarihli baÅŸarısız kanlı darbe giriÅŸimine yönelik taraflı yayınları dolayısıyla Ä°ngiliz basın kuruluÅŸları baÅŸkent Londra’da protesto edildi.
Organize ettiÄŸi faaliyetlerle Ä°ngiltere’de tahsil görmekte olan Türk öğrencileri bir araya getiren Türk Öğrenci BirliÄŸi de (TUSU) geçtiÄŸimiz günlerde Londra’da miting düzenledi. TUSU mensubu öğrenciler The Guardian ve Independent gazeteleri ile The Economist dergisinin ve BBC’nin önünde protosto gösterileri yaparak basın bildirisi okudu.
Londra’da yaÅŸayan Türkler de bulundukları yerden bir yandan darbeye ve iÅŸbirlikçilerine lanet ederken, diÄŸer yandan da yancı Batı kamuoyuna olup biten gerçekleri anlatma gayretinde bulundu. Mezkur gayretin içinde bulunan BoÄŸaziçi Yöneticiler Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi, Londra King’s College’ doktora deÄŸiÅŸim öğrencisi AyÅŸen Baylak ile Londra’da olup bitenler üzerine hasbıhal ettik.
Ä°brahim Ethem Gören: AyÅŸen Hanım sizi tanıyabilir miyiz? Londra’da neler yapıyorsunuz?
AyÅŸen Baylak: BoÄŸaziçi Ãœniversitesi Atatürk Enstitüsünde doktora öğrencisiyim, Ä°stanbul Ticaret Ãœniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası Ä°liÅŸkiler bölümünde ise araÅŸtırma görevlisiyim. Londra’ya King’s College London’dan altı ay süreyle ziyaretçi doktora öğrencisi olarak araÅŸtırma amaçlı kabul aldığım için geldim. 4,5 aydır bu sebeple Londra’da bulunuyorum ve doktora tez çalışmamı ilerletmeye çalışıyorum.
Türk Öğrenci Birliği de (TUSU) hakkında bilgi verir misiniz?
TUSU temelde BirleÅŸik Krallık’ta 60 farklı üniversitede öğrenim gören Türkiyeli öğrencileri bir araya getirmek üzere 2014 yılında kurulan bir öğrenci birliÄŸi. Åžahsen TUSU ile organik bir baÄŸlantım yok. Zaten Ä°ngiltere’de daimi bir öğrenci de deÄŸilim. Ancak birliÄŸe üye olan arkadaÅŸlarım var. Ben de sosyal medya üzerinden faaliyetlerini takip ediyorum. 7 AÄŸustos’ta yapılan protestoda Ä°ngilizce bildiri metnini okumam biraz spontan bir iÅŸ bölümünün neticesiydi.
Birlik 42 üniversitede faaliyet gösterek Türk Toplulukları arasında koordinasyon saÄŸlamayı, 4 bin civarında Türkiyeli öğrencinin ortak sorunlarına çözümler üretmeyi ve akademik geliÅŸimleri için etkinlikler yürütmeyi hedefleyen bir oluÅŸum. Bu zamana dek yaptığı sosyal etkinliklerin haricinde darbe ertesinde hem BBC’yi protesto eylemi hem de Türkiye BüyükelçiliÄŸi önünde destek eylemi gerçekleÅŸtirdi.
15 Temmuz darbe girişimi İngiltere nezdinde nasıl aksül amel buldu?
Ä°ngiltere dediÄŸimiz zaman sanırım bunu kabaca üç veya dört guruba ayırarak bir takım çıkarımlarda bulunmak daha doÄŸru olur. Ä°ngiliz hükümeti veya siyasilerinin nezdinde, Ä°ngiliz kamuoyu veya halkının nezdinde, Ä°ngiliz medyası nezdinde aksül ameli farklı deÄŸerlendirilebilir. Buna Ä°ngiltere’deki geniÅŸ Müslüman cemaati ve Ä°ngiltere’de yaÅŸayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaÅŸlarını da ayrı ayrı dahil edebiliriz. ZikrettiÄŸimiz kategorilerin bütünü için homojen bir algı veya etkiden bahsedemeyeceÄŸimiz gibi bu kategoriler de kendi içinde tamamen homojen bir tavır koyuyor diyemeyiz. Özellikle Türkiye gündemini takip eden araÅŸtırmacılar veya akademisyenler haricinde Ä°ngiliz halkı elbette yaygın medya organlarından haberleri takip ediyorlar ki zaten benim gibi pek çok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını rahatsız eden durum da bu. Ä°ngiliz medyasının önde gelen yayın organları (BBC, Independent, Guardian, The Economist, Times vb.) başından beri hem darbe giriÅŸimini göz ardı edecek kadar yanlı, empatiden yoksun, Türk halkını da hem ayrımcı hem oryantalist çerçevelemelerin içine sokan, temel gazetecilik etiÄŸini ve genel geçer demokrasi, insan hakları gibi deÄŸerlerle ve insani prensiplerle tenakuz içerisinde yayınlar yaptılar. Dolayısıyla ortalama Ä°ngiliz vatandaşının olayları bu yayınlar üzerinden okuduÄŸunu varsayarsak ortaya pek hoÅŸ bir tablo çıkmıyor.
Ortalama İngiliz vatandaşı darbe girişimi özelinde neler düşünüyor?
Bu konuda ancak spekülasyon yapabilirim. Ama Türkiye ile özellikle ilgisi olmayan bir Ä°ngiliz vatandaşının olan bitenle çok ilgilendiÄŸini sanmıyorum. Galler’deki bir esnaf ya da Ä°skoçya’daki bir köylünün Türkiye’de olup bitenlerin çok umurunda olduÄŸunu da sanmıyorum. Anlatsanız bile olayları idrak etmesi de kolay deÄŸil. Burada itiraz edilen nokta bilgi üreticilerin ve politika yapıcıların önyargılı veya çifte standartçı yaklaşımı veya genel geçer ÅŸablonlar üzerinden muhatabı olduÄŸu sahaya dair üstenci çıkarımları. Bunu bazı akademisyenlerde veya araÅŸtırmacılarda görebiliyoruz. Ancak medyadaki olay artık bunun biraz daha üzerine çıkmış durumda ve daha önceden olabildiÄŸince empati yaparak, kullandıkları “native informant” (yani içerden bilgi aldıkları) isimlerin kendi sübjektif yargılarının yansıması diye tevil edilemeyecek bir kötü niyetli okuma ile karşı karşıyayız.
Siz neler yaptınız? Yapıyorsunuz?
Darbe girişimini hemen akabinde arkadaşlarla çabamız en azından sosyal medya üzerinden doğru bilgilerin yayılmasını ve paylaşımını arttırmaya çalışmaktı. Zira FETÖcülerin yıllardır uluslararası kamuoyunda lobi faaliyetleri yürüttüğünü biliyoruz zaten. Bazı algıların birkaç hamleyle yıkılması o kadar kolay değil. Özellikle ABD ve İngiltere gibi ülkelerde FETÖcü akademisyenlerin oluşturdukları networkler ve bireysel ilişkiler üzerinden yürüyen bir Türkiye anlatısı da var. Fakat medya ayağındaki yayınlar ve anlatılar yanlış veya eksik bilgi veya belli aktörler üzerinden aktarılan bilgi ile tevil edilemeyecek vaziyette. Onun için doğru bilgi aktarmak kısa vadede sorunu çözmüyor, daha uzun vadeli ve perspektifleri eğer mümkün olursa değiştirecek girişimler gerekiyor.
Burada 15 Temmuz’un hemen akabinde yine BBC’nin önünde TUSU tarafından organize edilen bir protesto daha olmuÅŸtu. 7 AÄŸustos’ta ise The Guardian, Independent, BBC ve The Economist olmak üzere dört farklı medya kuruluÅŸunun önünde protesto gösterisi yapıldı.
Yapageldiğiniz faaliyetler İngiliz kamuoyunda nasıl yansıma buldu/buluyor?
Bunlar küçük çaplı faaliyetler olduğu için etki alanı çok büyük olamaz. Hatta muhataplarınızı haberdar etmek bile sizin fazladan özel çabanızı gerektiriyor. Yani BBC binası önünde slogan atıp bildiri okuyabilirsiniz ama başka bir lokal veya uluslararası basın olayı takip edip haberleştirmedikçe bina içindekilerin ruhu bile duymayabilir. Bu durumda sosyal medya devreye giriyor diyebiliriz. Siz alternatif kanallarla ne kadar yayabilirseniz ona göre etki oluşturursunuz. Tabi bir de bu tip eylemler küçük çaplı da olsa tarihe not düşmek ve bir tavrı dillendirmek adına önem arz ediyor diye düşünüyorum.
Batı medyası sizce niçin darbeyi ve darbecileri destekleme ihtiyacı hissediyor?
Medyanın çeşitli güç odaklarının belli hedefler için kullandığı bir araç olarak kullanılması bilmediğimiz bir şey değil. O nedenle medya aktörlerine tavır değiştirtmekten ziyade buradaki ilişkilerin veya birtakım gündemler uğruna katledilen etik ve diğer değerlerin alaşağı edilmesinin altını çizmek anlamlı olabilir. Yani bu aktörleri ahlaki düzeyde boşa çıkarma çabası bu yaptıklarımız. Politik veya ekonomik güç oyununda pozisyon değiştirtmek çok başka uğraşların neticesi olabilir ancak. Ki bu bireylerin ve gurupların da gücünü aşan bir şeydir zaten.
BBC’nin ve Ä°ngiliz medyasının önde gelen yayın organlarının Türkiye’deki darbe giriÅŸimini yanlı, taraflı olarak aktarma gayretleri nasıl telif edilebilir?
Yukarıda da belirttiğim gibi manzara pek tevil götürecek durumda değil. Medya kanallarına değil ama zaten hakikatin peşinde olanlara sözü en güzel şekilde söylemek önemli diye düşünüyorum.
BBC’nin ve sair yancı Batılı basın kuruluÅŸlarının ülkemiz aleyhine yapmakta olduÄŸu kara propagandaya yönelik milli ve milletlerarası arenada ne gibi çalışmalar yapılabilir?
Doğru ve kaliteli uluslararası içerik üretmenin önemli olduğunu düşünüyorum. Bunu doğru kanallar aracılığıyla yaymak da önemli. Ancak büyük güç ilişkileri devreye girdiğinde bunlar umulan etkiye ulaşamayabiliyor. 15 Temmuz sonrasında özellikle sosyal medya kanallarında ciddi çalışmalar yapıldı ancak çok bariz şekilde sansür uygulandı ve görünürlük engellendi. İktidar güç, kapsam ve boyutları bakımından devleştikçe onun aygıtlarıyla mücadele etmek de zorlaşıyor. Ancak hesapsızca ve samimiyetle yapılan özünde iyi olan her eylem kendi mecrasını buluyor. Hasbiliğin ve ihlasın katsayısı etkiyi de bereketlendiriyor. Bu görünürdeki formülasyondan farklı bir aritmetik. Onun için illa tüm dünyaya dert anlatmak gibi bir derdimiz olmamalı diye düşünüyorum. Hakikati görmek isteyen gözler ve işitmek isteyen kulaklarla aramızda engeller olmasın yeter.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Yanlışı temizlemek veya tek tek düzeltmek emek ve zaman israfı olarak değerlendirilebilir. Enerjimizi doğru sözü çoğaltmak ve iyiliği yaymak için seferber etmeliyiz diye düşünüyorum.
İlginiz için teşekkür ederim.
Henüz yorum yapılmamış.